-
1 steal
n. hırsızlık, çalıntı eşya, kelepir eşya————————v. çalmak, aşırmak, hırsızlama yapmak, çaktırmadan yapmak, hırsızlık yapmak, gizlice koymak, sessizce hareket etmek* * *çal* * *[sti:l]past tense - stole; verb1) (to take (another person's property), especially secretly, without permission or legal right: Thieves broke into the house and stole money and jewellery; He was expelled from the school because he had been stealing (money).) çalmak2) (to obtain or take (eg a look, a nap etc) quickly or secretly: He stole a glance at her.) kaçamak yapıvermek, gizlice yapmak3) (to move quietly: He stole quietly into the room.) sıvışmak, sessizce gidivermek -
2 heist
n. soygun, hırsızlık————————v. soymak, soygun yapmak, çalmak, hırsızlık yapmak* * *silahlı soygun -
3 Diebstahl
Diebstahl m <Diebstahls; Diebstähle> hırsızlık;einfacher (schwerer) Diebstahl hafif (ağır) hırsızlık;einen Diebstahl begehen hırsızlık yapmak -
4 burgle
v. soymak, soymak (ev), hırsızlık yaparak çalmak* * *soy* * *verb Our house has been burgled.) ev soymak, hırsızlık yapmak -
5 ყაჩაღობა
f.soymak, çalmak, hırsızlık yapmaki.hırsızlık çalma, soyma yağmalama -
6 heist
soygun, hirsizlik,hirsizlik yapmak, çalmak, asirmak -
7 vol
In m1 uçuş2 groupe d'oiseaux sürü [sy'ɾy]3 uçuş4 trajet aérien uçuş5 attraper qqch au vol bir şeye havada yakalamakIIn minfraction hırsızlık -
8 rob
v. soygun yapmak, soymak, çalmak, zorla almak, hırsızlık yapmak, soyup soğana çevirmek, yoksun bırakmak* * *soy* * *[rob]past tense, past participle - robbed; verb1) (to steal from (a person, place etc): He robbed a bank / an old lady; I've been robbed!) soymak2) ((with of) to take (something) away from; to deprive of: An accident robbed him of his sight at the age of 21.) yoksun bırakmak•- robber- robbery -
9 красть
çalmak* * *1) çalmakу него́ укра́ли часы́ — saatini çaldırdı
2) тк. несов. ( заниматься воровством) hırsızlık yapmak -
10 thieve
v. çalmak, hırsızlık yapmak* * *1. çal (v.) 2. çalıntı (n.)* * *[Ɵi:f]verb (to steal: He is always thieving my pencils.) çalmak -
11 break into
dalmak, zorla girmek, tecâvüz etmek, basmak, hırsızlık yapmak, lafa karışmak* * *ayır -
12 steal
çalmak, asirmak; hirsizlik yapmak; gizlice hareket etmek, süzülmek; kelepir -
13 воровать
çalmak,hırsızlık etmek* * *çalmak; hırsızlık etmek / yapmak ( заниматься воровством)ворова́ть цеме́нт — çimentodan çalmak
-
14 გაძარცვა
f.soygun yapmaki.hırsızlık, soygun
См. также в других словарях:
hırsızlık etmek (veya yapmak) — başkalarının parasını veya malını çalmak Ama beyefendi, ne hırsızlık yaptım ne de yankesicilik. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
SERAK — Hırsızlık yapmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çalıp çırpmak — hırsızlık yapmak Bu Salih Araboğlu, tefecilikten, çalıp çırpmaktan para yapmış, uğursuz heriflerden biridir. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
LESUS — (Lesusiyet) Hırsızlık, sirkat. Hırsızlık yapmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
deveyi havuduyla yutmak — herkesin gözü önünde büyük hırsızlık yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalmak — i, e, ar 1) Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. F. R. Atay 2) Vurarak veya sürterek ses çıkartmak Bir yandan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ogurlamak — vaktinde yapmak; çalmak, hırsızlık etmek I, 300 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
GALL — Girmek, sokmak, akmak. * Boynunu, elini zincir ile bağlamak. * Hâinlik yapmak. Hıyanet etmek. * Ganimet malından hırsızlık etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük